Oruç, Bıçaksız Ameliyattır !
“Kurtuluşunuzu ilaçlar kullanmak suretiyle tehlikeye atmak, sizlere yakışmaz” sözüyle haçlı seferlerinin meşhur vaizi Bernhard von Clairvaux (1090–1153) doktora başvurmanın, ilaç kullanmanın sakıncalılığını, hatta “tehlike” olduğunu ifade ediyordu.
Ortaçağ hristiyanlığında hasta günahını itiraf etmeden doktorlar tedavide bulunamazlar, cemaatinden birinin hastalığını öğrenen rahip hastaya giderek ona takdis olunmuş su serpip duada bulunmalıdır. Dini ve dünyevi sıkıntılardan onu kurtarmak için ailesini yanından uzaklaştırıp, hastaya günahlarını açıkça söyletmelidir. Bu itiraf yapılmadan tedavi söz konusu olamazdı. Böyle bir işe girişen doktor kilise tarafından tart edilip uzaklaştırılırdı. Hatta hristiyan hasta musevi ya da müslüman tabibe gidip tedavi olsa yine kilisenin aforozuna uğrardı. (1)
Ortaçağ hristiyanlığının bu katı tutumuna karşın, “insan yaradıkların en şereflisidir”(2) gerçeğinden yola çıkarak islamın insan merkezli bir din olduğunu, hastalanmamak için koruyucu tedbirlere başvurmanın yanında tedaviyi emreden birçok nassın olduğunu söyleyebiliriz:
“Kuşkusuz biz âdemoğlunu şerefli kıldık.” (3) “Düşmanlarınıza karşı kuvvet hazırlayınız.” (4) “Tedavi olunuz. Allah hiçbir hastalık indirmemiş ki beraberinde şifayı da indirmemiş olsun. Yaşlılık ise bunun dışındadır.”(5) “Her hastalığın bir devası vardır.”(6) “İki nimet vardır ki insanların çoğu o ikisi konusunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (7) “Tedavi metotlarınızın en numune olanı kan aldırmaktır.”(
“Bedeninin de sende hakkı vardır.” (9) “Güçlü mümin zayıf müminden hayırlıdır.” (10) “Misvak kullanın çünkü o ağız için bir temizliktir.” (11) “Cüzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız.”(12) “Bir yerde veba salgını duyarsanız oraya girmeyin. Eğer veba salgını olan yerde iseniz oradan çıkmayınız.” (13) “Ey iman edenler oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılınmıştır. Umulur ki sakınırsınız.” (14) “Oruç bir kalkandır.” (15) “Oruç tutunuz sıhhat bulursunuz” (16) nasları orucun tıbbî koruyucu bir tedbir olduğunu ifade ediyor. “Benden sonra ümmetim hakkında en çok endişe ettiğim üç şey vardır: Şişmanlık -obezite- ,çok uyku ve tembellik”(17) hadisi başta olmak üzere; çok yemek yemenin sakıncalarından söz eden bir kültürümüz vardır:
Acem şahlarından birisi hazık -uzman- bir tabibi müslümanlara hizmet etsin diye Peygamberimizin yanına gönderir. Tabip birkaç yıl arap diyarında kalmasına rağmen kimse tedaviye gelmeyince Hz. Peygamber’e dert yakınır: “İşsiz güçsüz kaldım. Vazifemi ifa edemiyorum” diye. Hz. Peygamber de “benim ashabımın adetleri budur: İştiha galip olmadıkça yemezler ve henüz iştiha varken ellerini yemekten çekerler.” Hekim de “doğru söyledin ya Muhammed. İşte sıhhatin esası budur.”der. (18)
Horasanlı iki derviş vardı. Birlikte seyahat ederlerdi. Birisi zayıftı. Üç gecede bir yemek yerdi. Öteki kuvvetli idi. Günde üç öğün yerdi. Nasılsa bunları bir şehrin bir kapısında casusluk töhmetiyle tuttular. Her ikisini de bir odaya koydular. Odanın kapısını çamur ile sıvadılar iki hafta sonra günahsız oldukları anlaşıldı. Kapıyı açtılar. Gördüler ki kuvvetli olan ölmüş. Zayıf olan sağ salim yaşıyor. Herkes bu işe şaştı. Bu işi gören bir hekim şöyle dedi:
“Eğer bunun aksi olsaydı, şaşardım. Çünkü çok yiyen açlığa dayanamadı, öldü. Fakat az yiyen âdeti veçhile dayandı ve selamette kalıp kurtuldu.”(19)
Bir abidi hikâye ederler; bir gecede on okka yemek yer ve seher vaktine kadar uyumayıp bir hatim indirirmiş. Ariflerden biri bunu işitmiş ve “eğer yarım ekmek yiyip de uyusaydı şimdiki halinden daha faziletli olurdu” demiş. (20)
Hz. Mevlana da “açlık ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene” sözüyle himyenin yani perhizin yararından söz ediyor.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu oruçla ilgili olarak şu tespitlerde bulunuyor: “Orucun sağlığa olumlu etkileri olduğunu düşünenlerdenim. Çok önemli sağlık sorunları yoksa "oruç tutabilir miyim" diye soran hastalarıma "evet" derim. Bunun pek çok sebebi var. İlk nedeni içten bir arzuyla tutulan orucun etkili bir ruhsal iyileştirici olduğunu düşünmemdir. Oruçla hem bedeni hem ruhu temizleyin. Çünkü oruç hem bedenin hem de ruhun toksinlerini bertaraf eden -detoks- özelliği vardır.”(21)
Tutulan oruç sindirim sistemini dinlendirir, birikmiş toksinleri -zehir- yok eder, hastalıklara karşı vücut direncini artırır, hatta bazı hastalıkları geçirir. "İnsan, mezarını dişleriyle kazar" atasözünün anlamı bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Sinir, mide, böbrek ve daha birçok hastalıklardan ıstırap çeken kimseler oruç tutarak bu rahatsızlıklarından iyileştiğine dair yayınlar vardır. Orucun meydana getirdiği fiziki değişiklikler neticesinde kandaki alyuvarların sayısı artmakta, sinir sistemi, hücreler ve sindirim organları rahatlamaktadır.
Günümüzde batı memleketlerinde oruç ile tedavi uygulayan klinikler mevcuttur. Bazı hastalıklara karşı oruç tutmayı tedavi edici bir ilaç gibi tatbik eden birçok batılı hekim vardır. Genel anestezi yapılacak olan ameliyatlarda, hasta ameliyattan altı saat önce ve ameliyattan altı saat sonraya kadar aç bırakılmaktadır.
Oruçlu iken, bilhassa öğleden sonra kalp çok daha rahat atacak, zorlanmayacaktır. Kalp oruçlu şahıslarda bir günde ortalama 15.000 kadar daha az atacaktır. Daha çok dinlenen kalp, daha kuvvetli bir hale gelecektir.
Kalbe ağır bir yük biner kalp ve damar hastalıkları tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, belde ve dizlerde ağrılar, safra kesesi taşları gibi birçok problemler şişmanlarda görülmektedir. İbn-i Sina; “bütün hastalıklar yenilen içilen şeylerden ileri gelir." Der En önde gelen ölüm sebebi kalp ve damar hastalıklarıdır. Oruç şahsi fazlı yemek yeme alışkanlıklarından alıkoyar.(22)
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Baştemir, ramazan ayında oruç tutmanın sağlıklı kişileri koroner kalp rahatsızlığından koruduğunu ifade ederken (23), Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar da Ramazan’ın manevî terapi -tedavi- ayı olduğunu belirterek (24), orucun insanın ruhi gelişiminde de önemli katkılarının olduğunu ifade ediyor.
1944 yılında Fas’ın Kazablanka şehrinde müslüman ve gayri müslimlerden müteşekkil 50 tıp uzmanı “oruç ve sağlık” la ilgili tebliğler sunmuşlar. Ancak orucun herhangi bir hastayı veya genel tıbbi durumu daha kötü yaptığına dair bir neşriyatı tebliğ eden bir araştırmacının dahi çıkmayışı (25) tesadüfî olamaz. Bu bilgilerin ışığında orucu bıçaksız bir ameliyat olduğunu söyleyebiliriz.
Unutmayalım! “Mâ evhâ mektebi”nde eğitilen – Allah’tan eğitimli- (26) Hz. Peygamber (s.a.v) “oruç tutunuz sıhhat bulursunuz” (27) buyurmaktadır. Bir de kim bilir? Belki de “ey iman edenler oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılınmıştır. Umulur ki sakınırsınız” (28) ayetinde geçen “umulur ki sakınırsınız” ifadesi orucun tıbbî yararına ilişkin ince bir işaret olamaz mı?
KAYNAKLAR:
1-Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, s.29.
2-Bkz: Tin Suresi 4.
3-İsra Suresi 70.
4-Enfal Suresi 60. (En önemli kuvvet unsurunun insan gücü olduğunda kuşku yoktur.)
5-Tirmizi, Sünen, İstanbul,1980, Tıb 2.
6-Ebu Davud, Sünen, İstanbul, 1981, Tıb 10.
7-İbn-i Mace, Sünen, İstanbul, 1980, Zühd 15.
8-Buhari, Sahih, İstanbul, 1981, Tıb 13, Müslim, Sahih, İstanbul, 1981, Müsakat 62.
9-Buhari, Savm 55.
10-Müslim, Kader 34.
11-Buhari, Savm 27.
12-Buhari, Merda 19.
13-Tirmizi, Cenaiz 66.
14-Bakara Suresi 183.
15-Buhari, Savm 2.
16-el-Acluni, Keşf’ul -Hafa, Halep, Tarihsiz,2/233.
17-Muhtar’ul Ehadis’in Nebeviyye, es -Seyyid Ahmed el- Haşimi, Ter: A.Aydın, A.Fikri Yavuz, 5.Baskı, İstanbul, 1981, Hadis No: 46.
18-Şeyh Sadi Şirazi, Bostan Ve Gülistan, Ter. Kilisli Rıfat Bilge, İstanbul,1984,s. 409–410.
19-Örneklerle İslam Ahlakı, Dr. M. Yaşar Kandemir,5. Baskı İstanbul, 1986, s.427.
20-Sadi, a.g.e, s.386.
21- Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, “Oruçla Hem Bedeni Hem Ruhu Temizleyin”, Hürriyet, 26 Eylül 2006.
22-Doç. Dr. Sefa Saygılı ,“Oruç Şifadır”, Milli Gazete, 26 Eylül 2007.
23-Dr. Mehmet Baştemir ,“Oruç Kalp Hastalıklarından Korur”, Yeni Asya Gazetesi, 11 Eylül 2007.
24-Doç. Dr. Kemal Sayar, “Ramazan Manevî Terapi Ayı”, Zaman Gazetesi, 02 Ekim 2006.
25-Bkz:
www.ashabilyemin.com/din-ve-bilim-acisindan-oruc 26-Bkz: Necm Suresi 1–7.
27- 16 nolu dipnota bakınız.
28- Bakara Suresi 183.