Fatiha Sûresi’nde namaz kılan kişi,
“Hamd ve övgü âlemlerin Rabb’i Allah’a mahsustur.’’ (Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin) dediğinde,
Rabb’i ona seni övülmüş ve en takdir ettiğim kullarımın seviyesine hem dünyada hem ahirette çıkartacağım müjdesini sunar.
Namaz kılan kişi
“O Rahman ve Rahim’dir’’ (er-Rahmanir-Rahim) dediğinde,
Rabbi
O’na sana bütün insanlığı sevgi ve şefkat duyguları içerisinde
kuşatmayı; inanan ve inanmayan ayrımı yapmadan İlahi güzellikleri
gönüllere taşımayı; sayısız nimetleri insanlara ulaştırmayı nasip
eyleyeceğim müjdesini verir. Benim rahmetim, sevgi ve şefkatim bütün
ruhunu saracak; iki cihan saadetine ve rahmetine mazhar olacaksın
müjdesini sunar.
Namaz kılan namaz dostu
“O, hesap günün sahibidir.” (Maliki yevmi’d-din) dediğinde,
Rabb’i
onu hesap gününde hesaba çekmeden önce kendi nefsini hesaba çektiği
için ona cennet, cemalullah ve aşkullah’ın kapılarını açacaktır. Namaz
kılan kişi bu ayette kendisine ikram edilen nimetlerin gerçek sahibinin
Allah olduğunu hatırlayarak kendisine Allah tarafından verilen
nimetlerden dolayı kibir ve gurura kapılmamayı, başkasına ikram edilen
nimetlerden dolayı haset ve kıskançlığa düşmemeyi nasip eyleyerek iki
cihan saadetinin müjdesini kuluna sunar. Kibir ve gururdan temizlenen
kul, şirk ve gururun mana ve sırrını hissedecek; Allah sevgisinde,
cemalullahın zevkinde eriyecektir.
Namaz kılan namaz âşığı,
“Biz yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.” (iyyake na’budü ve iyyake nestaîn) dediğinde,
Rabb’i
ona “Ey gönül huzuruna ermiş, tatmin olmuş nefis, sen Rabb’inden razı,
O senden razı olarak dön Rabb’ine! Sen de katıl has kullarımın içine,
gir cennetime!’’
(Fecr 89/27-30)ayetindeki müjdeyi kuluna sunar. Rabb’i o kulun gerçek dostu, o kul da
Rabb’inin gerçek dostu olma şerefine nail olur. Dost dostun divanında
gözyaşı dökerken hakiki dost, dostluk makamında aşkıyla onu tatmin
edecek, selamıyla onu huzura erdirecektir.
Namaz dostu kişi
“Bizleri
doğru yola hidayet et. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet.
Öfkene uğramışların ve sapmışların yoluna iletme.’’ (İhdina’s-sırata’l-müstakîm sıratellezîne en’amte aleyhim ğayri’l-mağdubi aleyhim vela’d-dâllîn) dediğinde,
Rabb’i
kulunu Müslümanların teslimiyetleriyle, mü’minlerin imanlarıyla,
müttakilerin takvalarıyla, ebrarların iyilikleriyle, muhsinlerin
Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etme coşkusuyla girdikleri cennetlere
girme müjdesine nail kılar. Rabb’imiz, kalplerimizi doğru yola hidayet
ettikten sonra eğriltme, bize katından bir rahmet ver. Çünkü sen ikram
edenlerin en hayırlısısın
(Âl-i İmran 3/“Ey kalpleri evirip çeviren Rabb’im kalplerimizi dinin üzere sana
ulaştıran her yol üzere sabit kıl.’’ duasıyla cennet, cemalullah ve iki
cihan saadetine kullarını ulaştırır.