Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Yılan, yuvasında toplandığı gibi iman (ehli) da Medine'de toplanır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 210
Huzeyfe (r.a.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.) ile beraber bulunuyorduk. Allah Resulü: "İslâm kelimesini telaffuz edenlerin adedi kaçtır, bana sayın" buyurdu. Huzeyfe der ki: Ey Allah'ın Resulü! Biz, beşyüz ile altıyüz arasında bulunduğumuz halde sen bize (bir kötülük dokunur diye) korkuyor musun? dedik. Bunun üzerine Efendimiz buyurdu ki: "Muhakkak ki sizler bilmezsiniz. Bir belaya düşürülmeniz ihtimal dahilindedir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 213
Sa'd (r.a.) şöyle anlatır:
Allah Resulü (a.s.) bir defasında insanlar arasında (ganimet olarak) bazı şeyler taksim etmişti. Bu sırada ben, ey Allah'ın Resulü! Filana da ver, çünkü o, mümindir, dedim. Bunun üzerine Peygamber: Öyle deme, Müslim (de), buyurdu. Ben sözümü üç defa aynen söyledim. Allah Resulü'de: "Öyle deme, muslim de" sözünü üç defa bana karşı tekrar ediyordu. Sonra Allah Resulü: "Ben bir kimseye (başkası bana ondan daha sevgili olduğu halde) Allah onu yüzükoyun ateşe atmasın diye mal veririm" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 214
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Biz şüphe etmekte İbrahim'den (a.s.) daha haklıyız, (İbrahim): Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster, dediği vakit, Allah: Yoksa inanmıyor musun? buyurdu. O da inanıyorum, fakat kalbimin yatışıp rahat bulması için soruyorum demişti.Sonra Allah Resulü: Allah Lut Peygamber'e de rahmet etsin. Yemin ederim ki o, sarp bir kaleye sığınıyordu, buyurdu. Sonra yine Resulüllah: Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı gibi uzun zaman hapiste kalsaydım, (onu) oradan çıkarmaya gelen kişinin davetine hemen icabet ederdim" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 216
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Peygamberlerden hiç bir Peygamber yoktur ki, ona beşerin inandığı (bir mucize) verilmiş olmasın. Mucize olarak bana verilmiş bulunan şey ise ancak Allah'ın bana vahyetettiği Kur'an'dır. Bunun için Kıyamet gününde Peygamberlerden en çok ümmetlisi olacağımı ümit ederim."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 217
Ebu Musa'nın (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Mükâfatları kendilerine ikişer kere verilen üç kişi vardır: (Birincisi) Ehl-i Kitap'tan bir kimse kendi Peygamberine iman eder, sonra Muhammed'e erişir, ona da iman eder, ona tabi olur ve onu tasdik ederse, işte bu kimsenin iki mükâfatı vardır. (İkincisi) Köle olmuş bir kul hem Yüce Allah'ın hakkını, hem de efendisinin hakkını gerektiği gibi yerine getirirse işte onun için de iki mükâfat vardır, (Üçüncüsü de) cariyesi olan herhangi bir kimse cariyesine giyecek verir ve bunu da güzel yapar, sonra onu edeblendirir ve edebini de güzel yapar, daha sonra onu hürriyete kavuşturur ve onunla evlenirse, işte bu kimse için de iki mükâfat vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 219
Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın âdil bir hakim olarak sizin içinize inmesi şüphesiz çok yakındır. O, kesinlikle haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracaktır. (O zaman) mal o kadar çoğalıp artacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacaktır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 220
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: Güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmayacaktır. Güneş Batı tarafından doğduğu zaman, toptan bütün insanlar iman edecekler. Fakat işte o gün, Önceden iman, etmemiş veya imaniyle bir iyilik kazanmamış olan hiç bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermeyecektir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 226
Ebu Zerr'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) bir gün: "Bu güneş nereye gider biliyor musunuz?" buyurdu. Oradakiler: Allah ve Resulü en iyi bilendir, dediler. Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Bu güneş, altındaki (her zamanki) mekânına varıncaya kadar gider ve secde eder vaziyette kapanır ve bu halde kalır. Sonra kendisine: Yüksel, geldiğin yerden dön! denilir, o da döner ve doğduğu yerden tekrar doğar. Sonra yine Arşın altındaki (her zamanki) mekânına varıncaya kadar seyrine devam eder ve secdeye kapanır.
Her tik takta ömürden bir saniye gidiyor
Her dakika ibre bize birşey fısıldıyor
Evet saat "sen fanisin" diye haykırıyor
Biz sezmesek de dünya bize veda ediyor..