Cundeb'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetlerden birisinde bir kimse vardı. Kendisinde bir şişkin yara meydana gelmişti. Yara kendisine çok ızdırap verince, deriden yapılmış ok muhafazasından bir ok çekerek onunla vücudundaki şişkinliği yardı. Ancak kan dinmedi ve nihayet öldü." (Bunun üzerine) Rabbiniz: "Ona Cenneti haram kıldım" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 164
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) ile beraber Hayber harbine çıktık. Neticede Allah bize zafer ihsan etti. Bu fetihte altın gümüş değil, sadece eşya, yiyecek ve giyecek maddeleri ganimet aldık. Sonra (Kura) vadisine gittik. Hz. Peygamber'in yanında, Cüzam kabilesinden bir kimsenin hibe ettiği, Dubeyb oğullarından Rifaa b. Zeyd adlı bir kölesi vardı. Vadiye indiğimiz vakit, Resulüllah'ın kölesi kalktı ve devesinin üstündeki eyerini çözüyordu. Tam bu sırada kendisine bir ok isabet etti ve oracıkta öldü. Bunun üzerine biz: Ey Allah'ın Resulü! Ona şahadet mübarek olsun, dedik. Allah Resulü: "Hayır, Muhammed'in nefsi kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki Hayber harbinde taksim edilmemiş olan ganimetlerden aldığı kısa bir örtü, onun üstünde bir ateş olarak alev alev yanmaktadır" buyurdu. Ebu Hureyre der ki: Bundan insanlar korktu, bir zat bir tek yahut çift pabuç tasması getirdi de: Ey Allah'ın Resulü! Bunu Hayber gününde almıştım, dedi. Bunun üzerine Allah Resulü: "Ateşten bir ayakkabı tasması, yahut ateşten iki tane ayakkabı tasması" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 166
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin...ayeti (sonuna kadar) indiği zaman Sabit b. Kays evinde oturdu ve ben Cehennem ehlindenim diyerek kendisine Peygamber'in yanına çıkmayı yasakladı. (Bir süre sonra) Hz. Peygamber (a.s.) Sa'd b. Muaz'a "Ey Ebu Amr! Sabit ne halde, rahatsız mı?" diye sordu. Sa'd O benim komşumdur, rahatsızlığını bilmiyorum, dedi. Sa'd ona gitti ve Allah Resulü'nün sözünü anlattı. Bunun üzerine Sabit dedi ki: Bu ayet indirildi. Halbuki bilirsiniz ben, sizin en yüksek seslinizim, demek ki ben Cehennemlik birisiyim, dedi. Sa'd bunu Peygamber'e söyleyince Allah Resulü (a.s.): "Hayır o, Cennet ehlindendir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 170
Abdullah b. Mesûd'un (r.a.) anlattığına göre:
İnsanlar Allah Resulü'ne (a.s.): "Ey Allah'ın Resulü! Cahiliyette iken yaptığımız kötülüklerden hesaba çekilecek miyiz?" dediler. Allah Resulü: "Muhsin derecesinde müslüman olanlarınız cahiliyetteki kötülüklerinden hesaba çekilmezler. Ancak müslüman olduktan sonra da kötülük yapanlar, hem cahiliyetteki ve hem de müslüman olduktan sonraki kötü amellerinden hesaba çekilirler" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 171
İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Müşriklerden birtakım kimseler insan öldürmüşler ve bunda çok ileri gitmişler, zina etmişler ve bunda da çok ileri gitmişlerdi. Sonra bunlar Hz. Muhammed'e (a.s.) geldiler ve şöyle dediler: "Şüphesiz ki senin tebliğ ettiğin ve kendisine davet eylediğin İslâm dini güzeldir. Keşke bize vaktiyle işlediğimiz bunca cinayetin bir kefareti bulunduğunu haber verseydin!" Bunun üzerine şu ayet indi: Ve onlar Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Bunları kim yaparsa cezasına çarptırılır.Bir de şu ayet indi: De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki o, çok bağışlayan çok esirgeyendir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 174
Hakim b. Hizam'ın (r.a.) naklettiğine göre:
Kendisi Allah Resulü'ne (a.s.), cahiliye devrinde yapageldiğim birtakım ibadetler hakkında ne buyurursunuz, bu ibadetlerden dolayı benim için bir sevap var mıdır? diye sormuştu. Allah Resulü ona: "Sen mazide işlediğin hayırlar üzerine müslüman oldun" cevabını vermiştir. (Ravi der ki hadiste geçen) "tahannüs" kelimesi, taabbud (kulluk) demektir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 175
Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlattı:
İman edip inançlarına hiç bir haksızlık karıştırmamış olanlar, işte onlar güvenlik içindedir, doğru yolda olanlar da onlardırayeti indiği zaman bu, Allah Resulü'nün sahabelerine ağır geldi ve ey Allah'ın Resulü, bizim hangimiz nefsine zulmetmez dediler. Allah Resulü de onlara: "Ayetteki zulüm sizin sandığınız gibi değildir. O ancak Lokman'ın oğluna söylemiş olduğu, Ey oğulcuğum! Allah'a ortak koşma. Ortak koşmak elbette büyük bir zulümdürayetinde geçen şirktir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 178
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Allah Teala, ümmetimin söylemedikleri veya yapmadıkları müddetçe içlerinden geçirdikleri kötülükleri bağışlamıştır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 181
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şanı Yüce Allah, (Meleklerine) şöyle buyurmuştur: Kulum bir kötülük yapmaya niyetlenirse, aleyhine onu hemen yazmayın. Eğer o işi yaparsa onun adına tek bir kötülük yazın. Kulum iyi bir işe niyetlenir de yapamaz ise, niyetini bir iyilik olarak yazın. Niyetini gerçekleştirir ise on iyilik yazın."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 183
İbn Abbas (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.) Şanı Yüce Rabbinden rivayet ettiği bir kudsi hadiste şöyle buyurduğunu anlatmıştır: "Allah, iyi ve kötü şeyleri tayin etmiştir. Sonra da bunları açıklamıştır. Kim bir iyilik yapmaya niyetlenir de yapamaz ise, Allah o kişi adına tam yapılmış bir iyilik yazdırır. Eğer niyetlendiği bu iyiliği yapabilirse, Şanı Yüce olan Allah, o kişi adına on iyilikten başlayarak yediyüz katı ve hatta daha çok kat iyilik yazdırır. Kim de bir kötülük yapmaya niyetlenir de yapmazsa, Allah o kişi adına tam yapılmış bir iyilik yazdırır. Eğer o kişi bir kötülük yapmaya niyetlenir de yaparsa, Allah onun adına tek bir kötülük yazdırır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 187
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İnsanlar birbirine bir takım sorular yöneltmeye devam edecekler, hatta işte (sonunda) şunu da söyleyecekler: Mahlûkatı Allah yarattı, fakat Allah'ı kim yaratmıştır? Her kim bu türden batıl bir şeyi kendisinde hissederse o hemen: Ben Allah'a iman ettim, desin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 190
Enes b. Malik'in (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu: "Hiç şüphe yok senin ümmetin, bu nedir, şunun hâli nedir? diye pek çok sorular sormaktan vazgeçmeyecekler. Hatta (sonunda): Mahlûkatı Allah yarattı, fakat Allah'ı kim yaratmıştır? diyeceklerdir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 195
Abdullah İbn Mesûd'un (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim müslüman bir kimsenin malını almak için yemin eder de, yemininde yalancı olduğu halde bu yemin ile herhangi bir malı hakederse, Allah'ın gazabına çarpılarak Allah'a kavuşur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 197
Abdullah b. Amr (r.a.) işittiğine göre:
Allah Resulü'nün (a.s.): "Her kim malı uğrunda öldürülürse o şehittir," buyurduğunu nakletmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 202
Makıl b.Yesar (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben Allah Resulü'nü (a.s.) şöyle buyururken işittim: "Herhangi bir kul ki Allah onu bir halkı görüp gözetmek ve himaye etmek üzere vali yapar, o da idare ettiği halkı hiyanet ederek aldatmış olduğu halde ölürse, Allah o kula Cenneti kesinlikle haram eder."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 203
Huzeyfe (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Allah Resulü (a.s.) bize iki hadiseyi haber verdi. Bunlardan birinin gerçekleştiğini gördüm, diğerini de görmeyi gözlüyorum. Allah Resulü (emanetle ilgili olarak) bize şöyle anlattı: "İlk önce emanet (iman, adalet, emniyet duygusu) iyi kimselerin gönüllerinin derinliğine inmiş, sonra Kur'an nazil olmuştur. Sonra da o kullar Kur'an'dan ve Sünnet'ten bilgi almışlardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 206
Huzeyfe (r.a.) şöyle anlattı:
(Bir gün müminlerin emîri) Ömer'in yanındaydık. Allah Resulü fitnelerden bahsederken hanginiz işitti, diye sordu. Orada bulunanlar: Onu bizler işittik, dediler. Ömer: Muhtemel ki sizler, kişinin ehli ve komşusu (sebebiyle uğratılacağı) fitneyi kastediyorsunuz, dedi. Evet, dediler. Ömer: Bu sizin kastettiğiniz, fitneye, namaz, oruç ve sadaka kefaret olur. Fakat ben, denizlerin dalgalanması gibi dalgalanacak olan fitneden bahsederken; Hz. Peygamber'i (a.s.) hanginiz işitmiştir? diye soruyorum, dedi. Huzeyfe dedi ki: Bu sual üzerine cemaat sustu. Ben (işittim), dedim. Ömer: Sana ve (seni meydana getiren) babana aşkolsun, dedi. (Bundan sonra) Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: Allah Resulü'nden (a.s.) işittiğime göre şöyle buyuruyordu: "Fitneler kalblere hasır çubukları gibi tekrar tekrar gelirler. Hangi kalbe bunlar tamamiyle içirilmiş olursa, o kalbte siyah bir leke meydana gelir. Bunları reddeden kalbe gelince, onda beyaz bir leke oluşur. Hatta iki kalbe işleyecek derecede beyazlaşır bembeyaz cilalı taş gibi olur. Bu takdirde, semalar ve yer devam ettiği müddetçe ona hiç bir fitne zarar vermez. Diğeri ise, meyilli bir testi gibi kırmızımtrak siyah renklidir. O, kendisine içirilmiş bulunan hevasından başka hiç bir iyi olan şeyi tanımaz ve hiç bir kötülüğü de geri çevirmez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 207